Böbrek Taşı ve Böbrek Ağrısı
Üriner sistem taş hastalığı böbrek, üreter (idrar yolu), mesane ve üretrada (idrar kanalı), yani üriner sistemde bulunan taşları kapsayan genel bir terimdir. Üriner sistem taş hastalığı, oldukça sık görülen, tedavi edilmediğinde ciddi problemlere yol açan bir sağlık sorunudur.
Böbrek taşı oluşmasının nedenleri nelerdir?
Üriner sistem taşları, sıcak ve kurak iklim kuşağında daha sık ortaya çıkar, genetik faktörlerle ve beslenmeyle ilişkilidir; ülkemiz taş sıklığının nispeten yüksek olduğu ülkelerden biridir. Ailede taş hastalığı olması riski artırır, erkeklerde karşımıza daha çok çıkar.
Böbrek taşı ağrısı neden olur?
Böbrek toplayıcı sistemi içinde bulunan taşlar ara sıra ağrıya neden olsa da, hastalarda renal kolik olarak adlandırılan, ani başlayan şiddetli böbrek ağrılarının temel sebebi böbrekte bulunan bir taşın yer değiştirerek üretere (idrar yoluna) düşmesidir. Bu olay çoğu hastada hidronefroz terimi ile tanımlanan, böbrekte şişme, böbrek kapsülünde gerilme, buna bağlı şiddetli ağrı, bulantı ve kusma ile kendini gösterir.
Böbrek taşının belirtileri nelerdir?
Ara ara hissedilen, vücut pozisyonu ile şiddeti değişmeyen yan ağrısı, idrar renginde koyulaşma ya da idrarda kan görülmesi, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, idrar yaparken yanma, idrar yapmakta ani ortaya çıkan güçlük hissi üriner sistem taşlarının belirtileri olabilir.
Böbrek taşları nasıl tedavi edilir?
Eskiden açık ameliyat ya da perkütan nefrolitotomi (PCNL) ile tedavi edilen böbrek taşlarının çoğu, günümüzde retrograd intrarenal cerrahi (RIRS) olarak adlandırılan, genel anestezi altında, yaklaşık 3mm çapında, ışık kaynağına sahip, fiberoptik sistemle görüntü sağlayan ince bir enstrümanla (fleksibl renoskop) idrar kanalından gerçekleştirilen kapalı ameliyat yöntemi ile tedavi edilmektedir. Herhangi bir kesi yapmadan gerçekleştirilen bu yöntemde, üretradan (idrar kanalı) ve mesaneden (idrar kesesi) geçirilir. Böbrekler ve mesane arasındaki bağlantıyı sağlayan yola (üreter) giriş sağlanır ve üreter geçilerek, böbrek içinde yerleşmiş olan taşı kırmak için böbreğe ulaşılır. Böbrek taşı renoskopun içinden geçebilen, lazer güç kaynağı kullanılarak kırılır. Kırma işleminden sonra büyük taş parçaları dışarı alınır, toz haline gelmiş kırıntılar böbrekten dökülür. Bu esnada herhangi bir kitle ya da şüpheli oluşuma rastlanılırsa biyopsi alınabilir ve endoskopik kazıma (rezeksiyon) ile aynı seansta tedavi yapılabilir. Bu işlem esnasında cerrah, direkt görüntü altında aletin uç kısmını kumanda ederek, böbreğin tüm odalarına girebilmekte ve lazer yardımı ile taşları kırabilmektedir.
Yeni nesil fleksibl (kıvrılabilir) renoskopların ve holmium lazer gibi etkin ve güvenli taş kırıcıların geliştirilmesi ile RIRS, taş tedavisinde önemli bir alternatif haline gelmiştir. Günümüzde çoğu küçük ve orta büyüklükteki böbrek taşı, açık cerrahiye ya da PCNL’ye gereksinim duyulmadan, RIRS ile başarılı bir şekilde tedavi edilmektedir. Bu sayede böbreğe karın duvarından delik açmaksızın ulaşılabilmekte, idrar kanalından girerek kıvrılabilen renoskop ve lazer ile taşlar tümüyle kırılıp temizlenebilmektedir. Bu da hastaların daha kısa sürede taburcu olmalarını ve günlük hayatlarına çok kısa bir sürede dönmelerini sağlamaktadır.
Ameliyat sonrasında elde edilen taş parçalarının analizi yapılarak taş cinsi belirlenmekte, bu sayede bazı yaşam tarzı önerileri ve medikal tedaviler ile kimi taşlar tedavi edilebilmekte, kimi taşların da tekrar oluşmasının önüne geçilebilmektedir.
Böbrek taşlarını önlemek için öneriler
Taş hastalığı insanların %2-3’ünü etkiler. Taş düşürme öyküsü olan bir kişide, uygun tedaviler uygulanmadığında, taş tekrarlama ihtimali %50’nin üzerindedir. Taş oluşumunu ya da tekrar etmesini önleyen genel hayat tarzı önerileri şu şekilde sıralanabilir:
Öncelikle yeterli ve dengeli sıvı tüketimi: Günlük 2,5-3,0 litre, gün içine dengeli dağılmış bir şekilde, asidik olmayan içecekler ile sıvı alımı önerilmektedir. Bu sayede günlük idrar volümü 2,0-2,5 litre olması beklenir; yoğun olmayan, açık renkteki idrar çıkışı, yeterli sıvı alımının göstergesidir. Sebze ve liften zengin, hayvansal proteinlerin azaltıldığı dengeli bir beslenme rejimi önerilmektedir. Fazla tuz tüketiminin önüne geçilmelidir. Kilo kontrolü ve düzenli egzersiz de taş oluşum riskini azaltmaktadır. Süt ve süt ürünleri için bir kısıtlama önerilmemektedir.
Bu genel önerilerin yanında, sık taş düşüren kişilerde yapılacak özel ve detaylı testler ile, ve de taş düşüren ya da ameliyatla taşı alınan hastalarda yapılacak taş analizi ile kişiye/taş tipine özel öneriler ya da ilaç tedavileri uygulanabilmektedir.